Ezgi Çelik her hafta bir misafirle sıcak, samimi bir sohbet gerçekleştiriyor.
Susturulamayan bir konuk, en müthiş ‘ilk’ konuktur.Bol şans SOBE, Hoş geldin OKAN!Podcast'ımın alametifarikası formatsızlık. O’nun, hayatı yaşayış şekli formatsızlık. ‘Sobeleyelim!’ diye çıktım yola, o ise yıllardır insanları sobeleyen kişi. O zaman açılış onunla olmalıydı, Okan Bayülgen!Youtube, Gece Kuşu, porno, Mehmet Ulusoy, arkadaşlık, sanat, sobelemek, Serpıco ve yemek… Bu başlıkların hepsinin konuşulduğu bir sohbet. Nasıl hepsi bir araya gelir, neden gelir? Bütün bunları bir saat içinde bir araya getirebilen kişi Okan Bayülgen.Kendi tanımıyla ‘fazlaca hızlı ilerleyen bir insan’.Bana göre ise bu hız ilk podcast yayınımın lezzeti.‘Bir gece tesadüfen televizyonları açık kalmıştı ve Gece Kuşu karşılarına çıktı. Yani ben tesadüfen tanındım’ diye anlatıyor onunla tanışmamızı. Böyle tesadüflere bayılıyoruz!Hayatı sobeleyen insanları seviyoruz.Teşekkürler Okan.
See Privacy Policy at https://art19.com/privacy and California Privacy Notice at https://art19.com/privacy#do-not-sell-my-info.
“Acaba ben gerçek miyim? Yaşadıklarım gerçek mi? Görünenler doğru mu? Bu kadar mutlu nasıl olabilirim?Hem çocuklar, hem eşim, hem kariyer, hem de bu kadar çalışkan... Üstüne üstlük sosyal medyadaki halim!‘Bu kadar da olamaz, gerçekten mutlu musunuz?’ Bana gelen sorular hep bu şekilde, ben gerçek miyim?“Sana duyulan merak mı sevgi mi acaba?” diye konuşurken anlattı bunları Doğa.En çok gerçek olup olmadığı merak ediliyor ve sonra her şeyin aslı ortaya çıkınca sevgi başlıyor.Çok sıcak, çok mesafeli, çok kurallı, çok kuralsız, çok disiplinli, çok rahat... Bir insanın hepsini yaşıyor olması için tek bir gerçek olması gerekir, ‘KENDİN GİBİ OLMAK!’Doğa Rutkay da ki işin aslı şu, samimiyetten adeta çıldırmış!Enerjisinin hepimize bulaşması dileğiyle.Teşekkürler Doğa Rutkay.
‘Acaba rahatlasak mı biraz, hep karizma hep cool nereye kadar‘ diye sormaya gittim, bunların en doğal haliyle karşılaşıp teşekkür edip çıktım. Öngörmek, bunun üzerine çalışmak, hayatta çok yönlü olmak, eğlenceden, zevkten kendini mahrum bırakmamak… Bunlar Mirgün Cabas’ ın, bu zamana kadarki görünen hali. Benim sohbet edince gördüğümse, bunların ‘gerçek’ oluşu. Her alanda, özellikle medya ve basında, kalıpları seven, kollayan ülkemizde, bizi kalıpların dışına çıkardığı için bu sohbeti seviniz! Teşekkürler Mirgün Cabas.
'Biri bana 'dönme' dediğinde dönüp evet 'dönmeyim' diyorum. Bu cevaptan sonra karşındaki senin için başka ne diyebilir ki! Önce kendinle barışmalısın, kendini kabul etmelisin.'İnsan kendini geliştirdikçe öfkesi azalıyor bence. Bunun tam karşılığı Seyhan. Hiçbir yere, hiçbir etikete ait olmadığımızı hatırlatıyor bize.Teşekkürler Seyhan Arman.
‘Hata yoksa hareket yok, hareket yoksa ölüm var’ diyerek, bizi 2020'ye hazırlıyor Demet Evgar...Bolca hata yapmanın keyfinden, hataların orijinalliğinden, kendini bilmekten konuştuk.Bir de, size minik bir mesajımız var; küçük adımlar küçümseniyor, küçümsemeyin canlar!Teşekkürler Demet Evgar.
"Sen nasıl birisin? Neden böyle şeylerle ilgileniyorsun?" dedim, sakince gülümsedi ve nereden başladığını anlattı."Peki Türkiye'de nasıl devam ettin, bu ülke bunlara uygun değil" dedim, bu sefer sesli güldü ve anlattı. "Ben hiç inanamıyorum bu 'Sivil Toplum Kuruluşu' meselesine, işleyişine" dedim, "Ah evet mutlaka açıklanmalı, haklısın" dedi ve anlattı. "Sabah nasıl uyanacağız, aç mıyız tok muyuz diyen insanlar, kime nasıl yardım için hareket geçsin" dedim, "Çok güzel soru, bak anlatayım’ dedi ve anlattı. "Siz orta sınıf ya da hep üst sınıfsınız" dedim, "Bu varlıklı insanın meselesi değil gezegenin meselesi" dedi ve anlattı. İnançsızlığıma gülümsedi, ufkumu açmaya devam etti.Bu insanlar özeller... Bu dünyada yol gösterici olanlar, bize bir şeyleri öğretmeye gelmişler. Teşekkürler Itır Erhart...
"Türkiye'de gazetecilere özgürlüğün en önemli savunucularından biriyken, bunu bırakıp siyasete atılmak neden?" diye sordum, "elini taşın altına koymak lazım" dedi. Bence eli adeta kayanın altında. Geldiği gibi fayton meselesinin içine düştü ve bu konuda anlattıklarıyla beni umutlandırdı.Sobe olarak konunun takibindeyiz Sayın Başkan.Teşekkürler Erdem Gül.
BU ÇAĞDA HOMOFOBİK OLMAK AŞIRI AVAM! ‘Ben hiçbir zaman beğenmediğim bir şeye beğendim diyemedim. Her şeyi gömmek değil benimkisi, sadece gerçeği söylemek’ Yazdığı her konu, attığı her tweet içinde mutlaka polemik ya da provokasyon barındırıyor. Dikkat çeken tarafı da bu. Benim hastası olduğum tarafıysa basında, sosyal medyada pek rastlayamadığımız ‘yeni bir bakış açısı getirmek ve bunu ispat etmek’. Tek görevi gömmek olmayan, eğlenceli, tutkulu ve cesur. Teşekkürler Yiğit Karaahmet.
UÇURUMDAN ATLARSAN, BAŞARI GELİR! Güvenli alanımdan çıkmak bana her zaman daha iyisini getirdi. Vazgeçmeden, inancını yitirmeden ‘sadece oynamak istiyorum’ diyerek yoluna devam etmenin anlamını bulduk Merve Dizdar da. ‘Hiç mi canın sıkılmaz, hiç mi depresyona girmezsin’ dediğimde ‘Ararsan her yer olumsuzlukla dolu, ben oralara bakmıyorum, iyi ne var onu görmeye çalışıyorum’ dedi ve bize hayata inanmanın önemini hatırlattı. Teşekkürler Merve Dizdar.
BİR YANIMIZ İÇ SIKINTISI, BİR YANIMIZ GÜNEŞLİ!Haluk Bilginer’le de yakışıyor, kendi free jazz ekibiyle de. Başka grupların sahnelerine de konuk oluyor, kendisi de hala konserlere tam gaz devam ediyor. Hatta ‘gönül isterdi ki ben bu albümleri kaydetmemiş olsaydım diyor. ‘Nasıl?’ diyorum, ‘evet. Ben lokal bir müzisyen olmayı tercih ederdim. Sadece, gelip canlı canlı konserden takip edebilecek, orada dinleyecek’ Kendi doğalını ve samimiyetini dinleyicisinde de arıyorsa demek... Teşekkürler Korhan Futacı.